TBB Başkanı Metin Feyzioğlu, öğretmen Halil Serkan Öz’ü kılık kıyafetini beğenmediği için öğrencilerinin önünde kızdığı gerekçesi ile Yalova Valisi Selim Cebiroğlu hakkında suç duyurusunda bulundu.
Metin Feyzioğlu’nun suç duyurusu dilekçesinde şu ifadelere yer verdi; “1.27 Mart 2015 günü şüpheli Selim Cebiroğlu, Yalova Valisi sıfatıyla bir Devlet okulu olan Termal Fen Lisesi’ni ziyaret etmiştir. Ziyaret sırasında sınıfları gezen şüpheli, aynı okulda öğretmen olarak görev yapan ve dolayısıyla kamu görevlisi olan Halil Serkan ÖZ’e yönelik olarak sınıfın içerisinde, öğrencilerinin gözü önünde ve yüzüne karşı olmak kaydıyla şu ifadeleri kullandığı basından öğrenilmiştir.
“Bu saç sakal ne? Sen ne biçim öğretmensin? Öğrencilerine böyle mi örnek oluyorsun, çık dışarı o sakalını kes, insanlar dışarıda görseler dilenci zannedip para verirler.”
2.Söz konusu suç, mağdur öğretmen görevinin gereklerini yerine getirerek sınıfta ders verirken ve görevinden dolayı işlenmiştir. Bu ifadelerle şüpheli, görev başında bir kamu görevlisi olan mağduru, mesleğiyle ilişkilendirerek küçük düşürmekte ve onu kıyafet ve sakalından dolayı ‘dilenciye’ benzeterek aşağılamaktadır. Bu nedenle suçun TCK’nın 131/1. maddesi uyarınca re’sen soruşturulması ve kovuşturulması gerekmektedir.
3.Ayrıca belirtmek gerekir vali olarak görev yapan şüpheli de olay sırasında görevi başındadır. Sınıfı ziyaret etmesinin nedeni de, görevidir. Geçmişten gelen herhangi bir tanışıklığı olmayan şüpheli ile mağdur öğretmen arasında geçenlerin kişisel olduğunu söylemek bu nedenle mümkün değildir ve şüpheli, görevi başındaki mağdura, görevinden dolayı sövmek suretiyle hakaret etmiştir.
4.Söz konusu ifadenin yüze karşı hakaret suçuna vücut verdiği açıktır. Bu ifadelerle şüpheli, kasıtlı olarak mağdurun şeref ve saygınlığına saldırmış ve onu öğrencileri önünde aşağılamıştır. Nitekim hakaret suçuyla korunan hukuki menfaat hem bireyin kendisine yönelik beslediği iyi duygu (sübjektif-iç şeref) hem de kişilerin o insana verdiği değer ve saygıdır (objektif-dış şeref-saygınlık).
5.Olayda söz konusu değerlerin ikisinin de açıkça ihlal edildiği görülmektedir. Halil Serkan Öğretmeni öğrencileri önünde açıkça aşağılayan şüphelinin bu hareketi, mağdurun saygınlığına yönelik bir saldırıdır.
6.Şüphelinin, mağdur öğretmene öğrencilerin önünde sarf ettiği sözler O’na o kadar ağır gelmiştir ki, uyuyamaz ve yemek yiyemez olmuş; büyük bir ruhsal gerginliğin içine düşmüş, neticede kalp krizi geçirerek hayatını kaybetmiştir. Bu nedenle şüpheliyi ihbar etmek zorunlu olmuştur. Şüphelinin soruşturularak hakkında kamu davası açılması için gereğini saygılarımla arz ederim.”
Yalova Valisi, öğretmen Halil Serkan Öz ile arasında yaşananları anlattı
Yalova Valisi Selim Cebiroğlu’nun açıklaması şöyle: “Vefat eden değerli öğretmenimiz Halil Serkan Öz’ün adını kullanarak; şahsıma yönelik, basın-yayın kuruluşlarında yer alan maksatlı ve saptırılarak yapılan haberlerle ilgili açıklama yapılması gerekli görülmüştür.
Öğretmenimizin vefatına, ailesinden sonra en çok üzülen kişi benimdir diye düşünüyorum. Merhum öğretmenimizin sınıfı, Fen Lisesinde ziyarete gittiğim 5. sınıftı. Vali yardımcısı ve okul müdür vekili ile birlikte koridorda yürürken, gürültü üzerine, sesin geldiği sınıfa yöneldik.
Pencere kenarında bulunan öğretmen masasına kadar yaklaştık, öğretmenimiz masasında oturmuş, telefonu ile meşguldü. Yanına yaklaşınca dahi bizi fark etmedi. Öğrenciler ise sınıf içinde hareketli ve kendi hallerinde idiler. “Hocam” diye hitap ettiğimde bizi fark etti ve ayağa kalktı. Dersin matematik olmasına rağmen, ders işlenmiyordu, tahta tertemizdi.
“Hocam bu sınıfın hali nedir? Sen nasıl öğretmenlik yapıyorsun?” dedim. Sakalı 4-5 günlük traş olmamış ve giyimi özensizdi. “Öğrencilerine böyle mi örnek olacaksın?” dedim. Kastettiğim, kendisinin dağınıklığı, umursamazlığı, sınıfın düzensizliği, sınıfla ilgilenmemesi idi.
Bu arada, gidip sakal traşı olmasını söyledim. Bilahare, daha önce ziyaret ettiğim 17 okulda yaptığım gibi öğretmenler odasında tüm öğretmenler ile sohbet toplantısı yaptım. Merhum öğretmen de toplantıya traşını olmuş olarak katıldı. Ben de kendisine tebessüm ederek bu halini onayladığımı gösterdim. Farklı konularda öğretmenlerle sohbet ettik. Başka bir öğretmen, bana hitaben, “Biz kanunları ve yönetmelikleri biliyoruz ancak itaatsizliği özellikle yapıyoruz ve yapmaya devam edeceğiz” mealinde görüşlerini belirtti.
Ben de kurallara aykırı davranışların anarşizm olduğunu söyledim ve anarşizmin anlamının “kurallara karşı olmak, kural dışı davranmak, kuralları tanımamak” olduğunu açıkladım. Ayrıca, öğretmenlerin her davranışının öğrenciler tarafından örnek alındığını ve herkesin kendine dikkat etmesi gerektiğini ifade ettim. Devamında, öğretmenlerle güzel bir sohbet gerçekleştirdik. Öğretmenler ihtiyaç olduğunda benimle görüşüp görüşemeyeceklerini sordular. Ben de kendilerine cep telefonu numaramı vererek, istedikleri zaman beni arayabileceklerini, yüz yüze görüşmek gerekli olduğunda ise özel kalemimle irtibatlı olmak kaydıyla benimle rahatlıkla görüşebileceklerini söyledim.
Daha sonra okuldan ayrıldım. Bir süre sonra, bazı sendikalar harekete geçti ve kamuoyuna maksatlı açıklamalar yaptılar. Takip eden hafta Ziya Gökalp ve Bahçelievler ilkokullarına 18. ve 19. okul olarak, ziyaretlerime devam ettim.
Okul yöneticilerine ve öğretmenlerine teşekkür ederek ayrıldım. Olayın üzerinden bir haftadan fazla zaman geçtikten sonra, merhum öğretmenimizin ‘sendikaların zorlaması ve yönlendirmesi’ ile katıldığı protesto yürüyüşünde rahatsızlanarak hayatını kaybetmesi hepimizi derinden etkiledi. Merhum öğretmenimizin protesto yürüyüşüne gönüllü olarak katılmak istemediğini, bu eylem öncesinde çok zorlandığını ve yıpratıldığını biliyoruz. Genç yaşında öğretmenimizi kaybettik.
Bu ölümün, okulda geçen amir-memur arasındaki 3 cümlelik diyalogla ilişkilendirilmesinin, hangi tıbbi terim ile izah edilebilirliğini, kamuoyunun takdirine bırakıyorum. Yaşanan bu hadise hepimizi derinden yaralamıştır.